Episodes

4 days ago
4 days ago
Fizik yasaları, uzay-zamanın derinlikleri ve galaksileri bir arada tutan o gizemli kuvvet.. Kütleçekimi bizi Dünya'ya bağlıyor, ama aynı zamanda akıl almaz bir yolculuğa çıkarıyor. Öyle ki, evrenin en ekstrem noktalarına, yani karadeliklere kadar uzanıyoruz.
Belki de bildiğimiz her şeyin ötesinde, bu karadelikler sadece bir sonu değil, aynı zamanda yeni bir başlangıcı anlatıyor olabilir. Karadelikler, yaşamın kendisinin, devasa bir kozmik döngünün sadece bir parçası olduğunu düşündürüyor.
Bu bölümde “Bugün, bir karadelikte mi yaşıyoruz?” sorusunun peşinde, bilimsel teoriler ve cesur spekülasyonlar arasında bir yolculuğa çıkıyoruz. Düşündüğümüzden çok daha farklı bir gerçekliğin kapılarını aralıyoruz.
Sohbeti daha detaylı olarak Monolog'da okuyabilirsiniz.
İyi Pazarlar..

Sunday Jun 01, 2025
Teknolojik Eşitsizliğin Yarattığı Uçurum, Bir Kavimler Göçüne Neden Olur mu?
Sunday Jun 01, 2025
Sunday Jun 01, 2025
Bugün dünyada derin bir gelir adaletsizliği yaşanıyor. Dünya'nın çehresini değiştiren teknolojik ve endüstriyel devrimler, genel refah ve verimliliği artırsa da, bu sadece belirli bölgelerde yoğunlaşıyor. Özellikle kuzey ve güney yarımküreler arasındaki uçurum, refah getirdiği iddia edilen bu devrimlerle daha da derinleşiyor. Dünya zenginliğinden alacağınız pay, yeteneklerinizden ve eğitiminizden ziyade, büyük ölçüde yaşadığınız ülkeye göre değişiyor. Kısacası, kim olduğunuzdan daha çok nerede doğduğunuz önem kazanıyor.
Bu bölümde, teknolojik ilerlemenin yarattığı küresel eşitsizlikleri ve bunun tetiklediği büyük demografik dönüşümleri, anlamlandırmaya çalışıyoruz. Afrika'dan Asya'ya, Avrupa'dan Amerika'ya uzanan göç hareketlerinin ardındaki 'enerji akışını' ve bu akışın dünyanın siyasi ve sosyal haritasını nasıl yeniden çizdiğini, gelecekte bizi nelerin beklediğini konuşuyoruz. İnsanlığın bu büyük 'denge arayışı' nereye varacak? Bu soruya yanıt arıyoruz.
Sohbeti Monolog'daki yazımızda daha detaylı okuyabilirsiniz.
İyi Pazarlar..

Sunday May 25, 2025
Milli Yapay Zeka'dan Yoksun Ülkelerin Bağımsızlığı Tehlikede mi?
Sunday May 25, 2025
Sunday May 25, 2025
Günümüz dünyasında teknoloji ve ulusal güvenlik kavramları hiç olmadığı kadar iç içe geçmiş durumda. Eskiden coğrafi sınırlar, askeri güç veya ekonomik büyüklüklerle ölçülen bağımsızlık, bugün yepyeni bir boyut kazandı: Yapay zeka ve veri egemenliği.
Birçok ülkenin üzerinde tartıştığı, ‘Milli Yapay Zeka’ geliştirme hedefi, aslında çok daha derin ve karmaşık bir soruya işaret ediyor: Gerçekten bir ülkenin bağımsızlığını garanti edebilir mi?
Bu bölümde, bu can alıcı sorunun peşine düşerken, veri savaşlarından dijital sömürgeleşmeye, hatta yapay zekanın kendi devletini kurma ihtimaline kadar uzanan geniş bir perspektifte bu konuyu ele alıyoruz.
Sohbeti daha detaylı olarak Monolog'da okuyabilirsiniz.
İyi Pazarlar..

Sunday May 18, 2025
Emojiler, Dijital Çağın Yeni Alfabesi mi?
Sunday May 18, 2025
Sunday May 18, 2025
Dünya, kelimelerin yetişmekte zorlandığı bir hızla değişiyor. Akıllı telefonlar elimizden düşmüyor, hayatlarımızın büyük bir kısmı ekranlara bakarak geçiyor. Ve bu rengarenk, hızlı dijital evrenin en dikkat çekici simgeleri de Emojiler oluyor.
İlk başta sadece eğlenceli küçük resimler gibi görünen bu semboller, aslında sessiz sedasız kendi aramızda yepyeni bir iletişim biçimi mi yaratıyor? Klavyemizin bir köşesinde duran o emojiler, binlerce yıllık insanlık iletişim tarihinin neresinde duruyor ve gelecekte bizi nasıl bir dil bekliyor?
Modern dijital iletişimde emojilerin ve diğer görsel öğelerin (GIF’ler, memler vb.) artan kullanımı, gerçekten de bazı eski medeniyetlerin alfabeleriyle benzerlikler taşıyor. Emojiler, kökenleri ve temel prensipleri anlamlara dayanan Sümer’in çivi yazısı, Mısır’ın hiyeroglifleri veya Çin yazısını çağrıştırıyor. İlk insanların duygularını resimlerle anlattığı mağara duvarlarının yerini, sanki bugün milyonlarca insanın aynı duyguları emojilerle yansıttığı dijital uzay alıyor.
Hızın geçerli olduğu dijital çağda, soyut olan düşünce ve duyguları daha kolay aktarmak için emojilere gerçekten ihtiyacımız var. Öyle ki, emojiler, aklımızdakileri kelimelerin dolaylılığı olmadan, daha az yorum gerektirecek şekilde anlamayı kolaylaştıran çok güçlü araçlar. Bazen bir mesajı tek bir kelimeye bile gerek kalmadan, bazen de en az kelimeyle öyle net iletebiliyoruz ki, yanlış anlamaların yol açabileceği zaman kayıpları önemli ölçüde azalıyor. Örneğin, sadece bir “👍” simgesi çoğu zaman “Tamam, anlaşıldı, onaylıyorum” gibi ifadelerin tüm anlamını karşılayabiliyor. Tıpkı “Anladım 👌” veya “Çok gülüyorum 😂” ifadelerini emoji ile kısaltıp netleştirmek gibi.
Bu bölümde, dijital dilin katmanlarını aralıyor, emojilerin sadece birer resimden fazlası olduğunu keşfediyoruz.
Metin tabanlı iletişimin getirdiği duygusal boşlukları nasıl doldurduklarını, nesiller arası iletişimdeki rollerini, yapay zekanın bu denklemi nasıl değiştirdiğini ve emojilerin gerçekten de “Yeni Alfabenin Habercileri” olup olmadığını sorguluyoruz. Kendi değerlerini ve iletişim dilini oluşturan yeni neslin anlam dünyasını emojilerde araştırıyoruz. Son olarak yeni görsel/sembolik dilin üzerine nasıl bir bilinç ve sosyal yapı oluşabileceği hakkında bir düşünce deneyi yapıyoruz.
Podcasti detaylarıyla Monolog'da okuyabilirsiniz.
İyi Pazarlar..

Sunday May 11, 2025
İnsan Tahtını Yapay Zekaya mı Bırakıyor?
Sunday May 11, 2025
Sunday May 11, 2025
İnsandan daha zeki bir varlık fikri bütün din dünyasında açık görüşlülükle tartışılan ama bir o kadar da endişe yaratan bir düşünce. İlahiyat dünyası, sadece güncel yaşamı kontrol etmesinin ötesinde, YZ’nin insanın manevi dünyasını da kontrol etmesinden kaygı duyuyor. Özellikle kutsal kitaplar ve uygulamalar hakkında YZ’ye veri yüklenirken sorumlu davranılmasının önemine dikkat çekiyor.
Ancak ne kadar sorumlu da davransak tehlikenin büyük kısmı YZ’den değil insandan kaynaklanıyor. Toplumu yönlendiren birçok akademik çalışmaları yapay zeka hazırlıyor. İnternetteki içeriğin yarısından fazlasını YZ üretiyor. Vasata alışkın insan ruhu sonuçlarını düşünmeden kolayı seçebiliyor. Öyle ki bu hız ve kapasite karşısında büyüleniyoruz. Ancak sınırlı insani anlayışımızla, YZ'ye inançları ve değerleri koruyacak şekilde veri seti yüklemeyi planlıyoruz.
İnsan, yapay zekayla Büyük Patlama’yı çağrıştıran bir bilgi patlamasına yol açtı. Belki de insanın anlam arayışına uyarlı bilgi toplama kurgusu, yerini hız ve daha büyük bir hafızanın olduğu yeni bir modele bırakıyor. Böyle bir senaryoda Tanrı’nın yeni planında insan olmayabilir. Ya da zekanın değişmediği ama bedenin farklılaştığı bir yapıda yeni bir görevle devam edebilir. Kutsal metinlerin çağlar öncesinden bugünlere ışık tutan sözlerinde de yaşadığımız teknolojinin yeni bir misyonun aracı olabileceğini görebiliyoruz.
Bu bölümde yapay zekanın insanlık için ne ifade ettiğini değil, yapay zeka çağında insanlığı neyin beklediğini farklı senaryolarla sorguladığımız bir düşünce deneyi yapıyoruz.
Sohbeti daha detaylı olarak Monolog'da okuyabilirsiniz.
İyi Pazarlar..

Sunday May 04, 2025
Leonardo da Vinci, Rönesans ve Son Akşam Yemeği
Sunday May 04, 2025
Sunday May 04, 2025
Ortaçağ felsefecileri daha çok her şeyin kaynağı ve ilk neden gibi kavramlar üzerine düşünmüşlerdir. Yaratıcılık yalnızca Tanrı’ya özgü bir nitelik olarak kabul edilir ve insanın bu özelliği göz ardı edilir. İnsanın sanatsal faaliyetleri ancak Tanrı’nın kudretini açığa çıkarmak için vardır.
Sanatta yaratıcılık esas olarak Rönesans Dönemi ile başlar. Rönesans sanatı insan odaklıdır ve insan keşfedildikçe yaratıcı gücü de açığa çıkar.
Leonardo Da Vinci Rönesans döneminin sembol ismidir. Eserlerine kattığı aşkın bilinç, yapıtlarına zaman üstü nitelik kazandırır.
Bu bölümde Rönesans dönemini ve dönemin sembol ismi Leonardo da Vinciyi konuşuyoruz. Onun başyapıtı “Son Akşam Yemeği” resminde, Leonardo'nun anatomi bilgisinin resimdeki perspektife nasıl bir derinlik kazandırdığından bahsediyoruz.
Son olarak “Son Akşam Yemeği”nin komünyal bir yemek olması, insanın inanç tarihinin izlerini de görebilmemizi sağlıyor. Bundan da bahsederek Da Vinci’nin bu büyük eserini farklı bir boyuttan incelemiş oluyoruz.
Eğer sohbeti detaylarıyla okumak isterseniz Monolog'u ziyaret edebilirsiniz.
İyi Pazarlar..

Sunday Apr 27, 2025
Oğuz Atay ve Tutunamayanlar: Bat Dünya Bat
Sunday Apr 27, 2025
Sunday Apr 27, 2025
1970'lerin Türkiye'sinde Oğuz Atay yalnızlığını Tutunamayanlar’la yazıya döktü. İlk yıllarında belki biraz sıra dışı olmasından dolayı eser çok dikkat çekmedi. Ancak O gün unutulma korkusu yaşayan Atay'ı bugün Dünya tanıyor. Ölümünün 25. yılında, Unesco tarafından seçkin edebiyat eserleri listesine seçilen Tutunamayanlar aslında hepimizin cebinde taşıdığı bir yarayı anlatıyor.. Anlaşılamamak.
Bilinç zamanla değişirken, yalnızlık kalıcılığını koruyor. Ancak zaman ve bilincin karmaşık etkileşimini bazı yazarlar o kadar derinlikli ve evrensel bir şekilde yakalıyorlar ki, eserleri insanlık var oldukça yaşamaya devam ediyor. James Joyce'un Ulysses'i, Marcel Proust'un Yakalanan Zaman'ı gibi Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar'ı da zamana meydan okuyan eserler.
Teknoloji ne kadar çevremizi değiştirse de insan doğası değişmiyor. Yapay bir zeka üretecek zihin genişliğine uzanan insan yine de bir dijital yalnızlık çekebiliyor. Zaten kendimizi mevcut kelimelerle ifade etmekte güçlük çekiyoruz. Yeni kavramların getirdiği yeni kelimeler ise bu durumu daha da karmaşık hale getiriyor.
Oğuz Atay, insanın değişmeyen yalnızlığını, neredeyse bütün anlam dünyamızın değiştiği bir zaman tünelinden günümüze taşıyor. Eğer Atay bugün yaşasaydı belki Selim sosyal medyada yeterli takipçisi olmayan bunalımlı bir genç olacaktı. Roman bugün yazılsaydı, her şeyi aynı bırakıp bazı kelimeleri değiştirmek yazar için yeterli olacaktı.
Atay’ın bu başarısı, bugünkü kendimi, kitapta izleyebilmemi sağlıyor. Bu özellik, Tutunamayanlar’ı unutulmayan bir eser yapıyor.
Bu bölümde Tutunamayanlar’ı analiz etmeye çalıştım. Sürekli değişen Dünya’da hepimizin içinde değişmeyen bir Selim ve Turgut olduğunu anlattım.
Bu sohbeti Monolog'daki yazımdan da okuyabilirsiniz.
İyi Pazarlar..

Sunday Apr 20, 2025
Gençliğimizi Nasıl Yaşıyorsak Yaşlılığımız Öyle Geçiyor
Sunday Apr 20, 2025
Sunday Apr 20, 2025
Güzel bir hayat yaşadım diyebilmek için geçmişe çok az pişmanlıklarla bakabilmek gerekiyor. Geçmişten gelen heyecanımız yaşlılığımıza aynı canlılıkla akıyorsa hayatı bir bütün olarak mutlu yaşadığımızı söyleyebiliriz.
Ancak yaşlılığımızı kötü yaşıyorsak gençliğimizi gerçekte kötü değerlendirmişizdir. Hayatımızın tecrübe kazandığımız yılları başarılarla dolu olsa da ardından gelen yaşlılık sıkıntılarla doluysa bu bazı şeyleri yanlış yapmış olmamızdandır.
Neticede yaşlılığımız, içinden geçtiğimiz gençliğimizde saklıdır. Bu nedenle maddi sıkıntılar kadar manevi yoksulluktan gelen zorlukların da kaynağı gençlik yıllarımıza uzanır.
Bu bölümde hayatımızın en önemli aşaması belki de insanlığın en önemli deneyimi yaşlanmayı tartıştım.
Bir insan, 80 yaşında mutlu olup olmadığını kilometrelerce yürüyebilmesinden mi yoksa geçmişine dönüp nasıl bir hayat yaşadığına bakarak mı anlar, bundan bahsettim.
İyi Pazarlar..
Yayını Monolog'daki yazımdan okuyabilirsiniz

Neden Buradayız?
Sahip olduğumuz değerler değişiyor ve yenilerini kazanıyoruz. Mesela yapay zeka diye hayatımıza yeni bir kavram giriyor. Felsefeden matematiğe, cinsiyetten iklime kadar tüm alanlarda yapay zekaya bir başlık açıyoruz.
Bizi diğer canlılardan farklı kılan özellik çevreyi kendimize göre değiştirebilmemiz. Bunu da ateşten tekerleğe, sabandan buhar makinesine kadar ürettiğimiz teknolojilerle başardık. Aynı şeyi bugün yapay zekayla yapıyoruz.
Teknoloji çağı, eski dönemi kapatıp hepimize yeni bir başlangıç yapma fırsatı sunuyor. Dünyanın yakıcı sorunlarına yeni teknolojik araçlarla çözümler üretebiliyoruz. Mesela kadınlar, teknolojideki gelişmelerin sonucunda ortaya çıkan fırsatları değerlendiriyor. Cinsiyet ayrımcılığı, yavaş yavaş sorun olmaktan çıkıyor. Öte yandan iklim sorunu, yapay zeka teknolojileriyle şiddetini azaltıyor. Verinin yönettiği dünyada hepimiz birbirimize daha sıkı bağlanıyoruz. Her şeyin hızla değiştiği böyle bir dünyada yeni bir kültür ve ortak bir tarih yaratıyoruz. Ancak her dönüşümde olduğu gibi, her şey birbirine yaklaştıkça zihnimiz her zamankinden daha fazla konuşuyor.
Birçok sorun çözülürken, yeni dönem yeni sorunlarla beraber geliyor. Makine zekasının arttığı, süper zekaya doğru, öngöremediğimiz bir dünyaya adım atıyoruz. Teknolojinin hızı, bizi ufku belirsiz yeni bir dünyayla tanıştırıyor. İnsanlık yeniden doğuyor dersek herhalde yanılmayız.
Son çeyrek yüzyılda yarattığımız bilgi, neredeyse tüm insanlık tarihinde yarattığımızdan daha fazla. Böyle bir bilgi bombardımanı altında zihin dünyamız değişiyor. Saniyede binlerce algı uyandıran böyle bir çevrede zihin karmaşası yaşamamız çok normal. Böyle bir kaosta da söyleyecek bir şeylerimiz olmalı. Zihin Karmaşasında bunları konuşuyoruz. Bizi yakından ilgilendiren sorunlar hakkında farklı bir bakış açısı yakalamaya çalışıyoruz. Bize değer katacak yeni fikirler yaratma çabasındayız. Her şeyin belirsiz olduğu bir zamanda, gözümüz kapalı el yordamıyla ilerlerken birbirimize gerçekten çok ihtiyacımız var.
Zihin Karmaşası'nda paylaştıklarımızı, www.monologblg.com adresinden de takip edebilirsiniz.